Güneşli bir bahar gününde sözleşmiştik.
Yağmur yağacağını bilemezdik ki...
Şarap da almıştı üstelik!
Üstelik biliyordu;
Şarap içersek sevişecektik..
Yanıltmadı bizi dakikalar,
-Ben aynı tutumu hayattan da beklerdim.
Şaşırtmasaydı hep bizi-
Birer kadeh daha doldurduktan sonra,
Birden eskilerden konuşurken bulduk kendimizi.
Terk ettiklerimizi, edemediklerimizi..
Aldatılmışlıklarımızı, acı çekmişliklerimizi..
İçtikçe çözülüyordu,
Malumdu,
Kemiği yoktu dilin.
Bir, iki, üç derken vakit geldi.
Vakit?
Ayrılık vakti..
Dökülmüşken içimizdeki her şey,
Biz usul usul ve tek kelime etmeden giydik kıyafetlerimizi.
Karşılıklı bol şanslar, kıt acılar dilendi.
"Kendine iyi bak!" tembihleri yine es geçilmedi..
Ben çıktıktan sonra da kapıyı arkadan üç kez kilitledi.
Ve benim tövbelerime bir yenisi daha eklendi.
Kirliyim çok sevgili..
Bildiğin gibi değil!
Varsa yeteri kadar suyun,
Gel temizle de sonra sarıp sarmala beni..
Fena adam değilim aslında,
Önce iyileştir,
Sonra sev beni..