29 Mart 2015 Pazar

Yalansız Şiir

Bir bakışına aşık olduğum kadınlar oldu benim.
"Neden ben?" saçmalığına, doğru düzgün bir cevap veremedim.
Aşk, bir yakalanma haliydi.
Fakat her yakalanan, mantıklı cevaplar veremeyebilirdi.
Sustuğum ne varsa içimde birikti
Ve her şeye bir cevabım var şimdi.
Yalansız bir şiir kadar doğru ne olabilir ki?

27 Mart 2015 Cuma

"Kendine iyi bak." Ritüeli

Güneşli bir bahar gününde sözleşmiştik.
Yağmur yağacağını bilemezdik ki...
Şarap da almıştı üstelik!
Üstelik biliyordu;
Şarap içersek sevişecektik..
Yanıltmadı bizi dakikalar,
-Ben aynı tutumu hayattan da beklerdim.
Şaşırtmasaydı hep bizi-
Birer kadeh daha doldurduktan sonra,
Birden eskilerden konuşurken bulduk kendimizi.
Terk ettiklerimizi, edemediklerimizi..
Aldatılmışlıklarımızı, acı çekmişliklerimizi..
İçtikçe çözülüyordu,
Malumdu,
Kemiği yoktu dilin.
Bir, iki, üç derken vakit geldi.
Vakit? 
Ayrılık vakti..
Dökülmüşken içimizdeki her şey,
Biz usul usul ve tek kelime etmeden giydik kıyafetlerimizi.
Karşılıklı bol şanslar, kıt acılar dilendi.
"Kendine iyi bak!" tembihleri yine es geçilmedi..
Ben çıktıktan sonra da kapıyı arkadan üç kez kilitledi.
Ve benim tövbelerime bir yenisi daha eklendi.
Kirliyim çok sevgili..
Bildiğin gibi değil!
Varsa yeteri kadar suyun,
Gel temizle de sonra sarıp sarmala beni..
Fena adam değilim aslında,
Önce iyileştir,
Sonra sev beni..

25 Mart 2015 Çarşamba

ÇORAP

Hepsi eşlendikten sonra tek kalan çorap gibiyim.

AYNADAKİ YANSIMA

Ne zaman aynaya baksak; ben ikimizi görüyordum, o ise kendini.. Ben de artık onu görmemem gerektiğini düşündüm ve gittim. Anlık bir karar mıydı ya da bu kadar kolay mıydı bilmem ama; bir saniyenin bir insanı değiştirmesi, imkansız bir şey olmakla birlikte belki de bir mucizeye bağlı olması, her geçen saniyenin o insan üzerinde oluşturduğu etkilerin ve değişimlerin birbirlerine verdikleri destekle daha mümkün kılınabiliyor. Zaman, -bizim belirlediğimiz kriterlere göre- saniyelerden oluşuyor. Kimi zaman ise aşk, bu kısa zaman kavramına parça parça yenik düşüyor...

23 Mart 2015 Pazartesi

Kış Mevsimine Kültürel Ve Anaç Bir Aşk Yaklaşımı.

Elinde kitapla yanınıza gelip: "Ya kafama takıldı; sence şair şiirin şu dizesinde neyi kastediyor? Bence şunu şunu anlatmak istemiş." diyen bir yâriniz varsa, hemen kalkıp camı pencereyi falan kapatıp dizlerine bir battaniye örtün ve ona güzel bir çay demleyin. Olur ya aylardan kıştır.. Nadir insandır o; iyi bakın, kaybetmeyin..

22 Mart 2015 Pazar

Aşk Karınla Karalamaca

Soğan kebapla,
Sarımsak mantıyla,
Acı sos pizzayla güzelse..
Ben de senle güzel olabilirim bence..

Bergamot Kokulu Çay Kıvamında

Haberim olsun. 
Eğer bir sıkıntın olursa;
Her zaman yanında, destekçinim.
Ama bunun için değil,
Sadece ben oldugum için sev beni..

Akşamları işten çıktığında.
İçin ürperir de yürüyemezsen ıssız sokaklarda.
Ara beni.. 
Zaten aramazsan gücenirim.
Ama bunun için değil,
Sadece ben olduğum için sev beni.

Sabahları mis gibi bergamot kokusuna uyanmıyorsan,
Ama gönlünün bir yerinde hep eksikliği varsa,
Bileyim.
Sabah çayını kendi ellerimle demlerim.
Ama lütfen..
Bunun için değil.
Sadece ben olduğum için sev beni..

Kışın soğuktan üşüdüyse ellerin.
Yazın sebepsiz kalmışsa gülmelerin.
Ve baharlar geçiş yerine geçimsizlik çağrıştırmaya başlamışsa..
Yalvarırım..
Adımı çağır, 
Bir nefes uzağındaymış gibi
Yanına, koşa koşa gelirim.
Ama bunun için değil,
Sadece ben olduğum için sev beni.

Ya da topla bunların hepsini,
Koy yüreğinin üstüne.
Varınla yoğunla
Sev beni..
Sadece senin olduğum için..

Aşktan Öte Toplumsal Bir Yara

Bizim mahallede bir Ali Abi vardır.
Orta boylu, zayıfça, düşük omuzlu..
Muhabbetimizce bilirim,
Ama çoğu zaman etraftan duyarım Nasıl bir insan olduğunu..

Ali Abi gururlu adamdır.
Kıskanmaz başkalarının hayatını.
Biraz da kadercidir,
İnanır,
Doğru dürüst olursa eğer,
Günün birinde
Bu dünyada olmasa bile,
Öte yerde alacağına mükafatını.

Ali abi ürkek yürür sokakta.
Aklında iki çocuğu, aklında karısı..
Geçim derdine düşmüş ne yapsın!
Kolay değil bu zamanda doyurmak üç boğazı.

Ali abi konuşurken sizinle
Hep dikkatinizi yüzünde toplamaya çalışır.
Görmeyin diye,
Eskimiş paltosunu, yırtık ayakkabısını..
Haksız da degil aslında.
O da farkında..
Yırtık ayakkabıdan eskimiş paltodan ileri geçip..
Artık kimse görmüyor işin aslını,
İçinde tertemiz bir cevher yaşadığını..

Ali abi benim babamdır.
Ali abi senin dayın, amcandır.
Ali abi mahalledeki bakkal, manavdır..
Ali abi adamdır..
Ali abinin hayatı ise,
Hepimiz için bir utançtır..

Aynı Zamanın İnsanlarıydık Aslında..




Ağustosta hediye edilmiş bir takvimdin sen,
Ben ise, yeni yıl partisinde süslenecek bir çam ağacı.. 
Ben erken geldim,
Sen ise geç kaldın..

Kırgın Şiir



Bir hayli kırgınım!
Ama sana değil kırgınlığım..
Agzımdan degil, kalbimden dökülen
Ve senin hiçbirşey anlamadığın kelimelerin, 
Aslında her şeyi anlatıyor oluşlarına kırgınım.

Çocukluğuma Verilen Zorunlu Hayat Dersi

Biz mi büyüdük,
Yoksa hayat mı küçüldü?
Geçenlerde çocukluğumun geçtiği yerlere gittim,
Anılarımın arasında gezindim.
O sokaklar, o bahçeler o kadar büyüktü ki o zamanlar..
Bir köşeye saklamak istedim şimdiki beni,
Örtünemedim!
O zamanlar, o daracık sokaklarda düşüp yaraladığım dizlerimin acısı,
Şimdi ışıltılı, afilli caddelerde yürek acılarına dönüşüverdi..
Ve,
O bahçelerde hayatla oyun oynarken o zamanlar,
Aradan geçen yıllarda hayat bize, 
Oyunun nasıl oynanacağını gösterdi..

Yalnızlık Sebebisiniz

Her şeyinizi biliyorum. 
Ortamlarınızı, içmelerinizi, ani "aşkım"larınızı, sarhoş numaralarınızı, "ölümüne kanka"lığa verilen tek gecelik molalarınızı.. 
En havalı hallerinizi, temizlediğim arkalarınızı, arkadaşlıklarınızı.. 
En uç neyse onu da gördüm ve artık her şey transparanlaştı ve bu yük artık boyumu aştı. 
Şuraya bırakıyorum büyük bir kısmını; Beğenen alsın giysin üstüne çünkü biliyorum hepinizin tarzını; kaç santimse bacaklarınızı, bel çevrenizi, bütün takıntılarınızı ve takıp takıştırdıklarınızı... 
Ve herkese uzanan dudaklarınızı..
Ama ben artık istemiyorum bu fazlalıkları; 
Yapacağım her şeyi aşkla, aşkımla, kadınımla yapacağım gerçeğidir bundan sonrası. 
Keyif vermiyor yapmacık halleriniz artık. 
Varsa aşk, yoksa aşk ve biraz huzur özlemi tek derdi artık bu adamın.
Şimdi taktım kulaklıklarımı, 
Kulağımda bir şarkı ve elimde bir şiir kitabı.
Şimdi boşluğa anlatın artık saçmalıklarınızı..

Çay Kaşığı

Çay ısmarlasam sana mesela.
Yine de mutlu olmaz mısın?
Kaşık çevirsek güzel zamanlara,
Her koşulda yanımda olmaz mısın?

21 Mart 2015 Cumartesi

Yokluk

Üşümek varsa;
Bu, sıcaklığın yokluğudur.
Karanlık varsa, ışığın yokluğu..
Eğer her yer karanlıksa ve sen üşüyorsan;
İşte bu, "O"nun yokluğudur.

Az İncinmedim

Ne kadar incittilerse beni,
Seni o kadar seveceğim.

Öpüşmek Gibi

Umut;
Bir çocuğun dudağındaki gülümseme,
Bir kadının yanağındaki gamzedir.
Gözlerin kapalı ama inançlı,
Umut, öpüşmek gibidir.

Gülmek

Kimse düşünmez, adı neden "gülmek"tir ifadenin.
Halbuki en çok güle yakışır..
Gül senin saçlarına,
Saçların ellerime..
Tenin tenimde kasırgalar koparır.
Ah şu mesafeler olmasa..!

Nadas

Duyguları nadasa bırakmak gerekir bazen;
Aşka kalkışmamak,
Kimseyle bakışmamak,
Görüşmemek, sevişmemek..
Aşkı rahat bırakmak gerekir bazen;
Dönerse senindir,
Dönmezse de fark etmez.
Aslında aşk da sensiz,
Pek bir şey ifade etmez..

Ben ve O

Ben birine gitar çaldım.
Ben birine kitap okudum.
Ben birine çay demledim.
Ben birine beste yaptım.
Ben birine şiir yazdım.
Ben biri için yemek yaptım.
Ben biri için cebimdeki son parayı harcadım,
Ben biri için kilometrelerce yürüdüm.
Ben biri hastayken sabahlara kadar uyumadım.
Ben biri için çiçek diktim.
Ben biri içindim,
O, başka biri için.

Bildin mi?

Ne yana dönsem yalnızlık,
Dört ana, dört ara yön bildiğin.
Nasıl anlatayım bilmem ki,
Her şeyim var ama,
Bir yok beni sevdiğin.

Ne yana seslensem, sessizlik..
Beş duyu, beş parmak dokunuşu bildiğin.
Nasıl tutunayım bilmem ki?
Her şeyi anlatabiliyorum.
Bir sensin tasvir edemediğim.

Yeni Bir Eksik Bahar Sevinci

Ben ne zaman sevsem,
Bir tane gül yaprağı açmaz gönül bağında.
Kuşların göçeceği tutar,
Mevsim bir türlü dönmez bahara.

Ben ne zaman sevsem;
Otobüs geç gelir durağa.
Elektrikler gider, sular kesilir..
Uykum kaçar, dönüp dururum yatağımda.

Ben ne zaman sevsem,
Afrika'da bir çocuk ağlar,
Bir insan ölür Doğu'da.
Ve her şey aksine işlemeye başlar doğada.

Ama sen beni bir sevsen,
Bunların hepsini toplayıp,
Dönüştürürsün mutluluğa.

Khonstes Sevgilim

Onun hayal ettiklerinin bile ötesindeydi artık her şey;
İstediği arabaya sahipti,
Hangi ayakkabıyı, hangi çantayı istese alabiliyordu..
Sabah kahvaltısını Amerika'da yapıp, 

Akşam yemeğini Çin'de yiyor, 

Tatillerinde Phuket Adası'na gidebiliyordu.
Ben ise; minibüse biniyordum, 

3 çift ayakkabım vardı, 

Tatillerde Çeşme top noktamdı henüz.
Klişe'nin aksine, aynı dünyaların insanıydık. 

Fakat o aynı dünyada ayrı bir hayat keşfetmişti. 

Peki vefa nerede kalmıştı? 

Benim dünyamda... 

O gittiği yerde mutluydu.

Ama öldüğümüzde ikimiz de aynı yere gömülecektik, unutmuştu.. 

Haklıydı belki de; 

O zamanlar aldığım 1500 TL maaşla onun Amerika'dan getirttiği çantayı ancak getirtebilirdim. 

Sonra da muhtemelen bir ay boyunca kuru ekmek yerdim. 

Yerdim! 

Ama o yemezdi. 

Çünkü parfümüne param yetmezdi. 

Yine yalandan; beni sevdiğini söyler miydi, 

Kol saati gibi yanından ayırmak istemez miydi bilmiyorum. 

Zaten hiçbir şey bilmiyordum. 

Ben de bir şeyler uydurdum. 

Gitmeliydim. 

Ağlama dedim, haklısın dedim, 

Ben şöyleyim, böyleyim dedim ve gittim. 

Bir süre acı çekip alışacaktı sonra. 

Geçen gördüm; sevgilisi dekolteye izin vermiyormuş. 

Ben bir gün olsun şunu giyme demedim. 

Belki de demeliydim. 

Sonra güldüm. 

Çok şey söyleyebilirdim, hala da söyleyebilirim. 

Ama bilge filozofun bununla ilgili de bir sözü vardı: 

Herkes hakettiği (ve aslında arzuladığı gibi) yaşardı. 

Çünkü hepsi kendi seçimleriydi. 

Neyse.. 

Konuyu çok dağıtmadan iki şey söyleyeceğim:

-Sevdiklerinizi maddenin arkasına itmeyin ve,
-Neye aşk dediğinize dikkat edin!

Benim Adım Ersin

Benim adım Ersin.
25 yaşındayım ve adımın anlamını bugün öğrendim..
Öyle çok mükemmel bir hayatım yok. 
5 yaşından öncesini de hatırlamıyorum..
Hatırladığım tek şey; kıpkırmızı yanaklarım ve onlardan çok utandığım..
Daha o yaşlarda çekmeye başlamıştım dikkatini kızların, 
İlk aşkımı o zamanlar yaşadım.. 

Babamla büyümedim..
Ben 7 yaşına gelene kadar başka bir ülkedeydi.
O kadar ki bir gün çıkıp gelince,
"Kim bu adam!" dedim..
Haliyle evin erkeğiydim.
Annemin, beslenme çantama koyduğu iki yumurtadan birini eve geri getirirdim.
Çocuk aklı işte, acaba annem bir şey yedi mi diye endişelenirdim... 

Aslında eksik bir çocukluk geçirdim. 
Eksikliklerle de mutlu olabilmeyi o zamanlar öğrendim. 
Müzik aşkım da o zamanlardan kalma.
Bir teybimiz vardi.
Başına geçer, saatlerce en sevdiğim şarkıları dinler,
Şarkıcıları taklit ederdim.
Evet, ben de ayna karşısında, fırça tarağa şarkı söyleyenlerdenim.. 

Tabi ki ben de sevdim.. 

Bazen yemek yemeyi unuttum,
'O' oldu tek derdim..
İlk aşkın sersemliğini, 
İlk dokunuşun temizliğini,
İlk öpücüğün ürkekliğini hissettim.
Evet, ben de seviştim..
Aldatıldım mı bilmem ama,
Ben de terk edildim.
Ama hiç geri dön demedim. 
Hiç de yanıltmadı beni iç sesim.. 

Çocukken ağaçtan ağaca atlayıp, 

Dağ tepe gezdiğim içindir belki de, 
Şimdiki maceraperest halim...
Dünyayı gezmek, başka hayatlar tanıyıp onlara ortak olmak,
Kendimi gerçekleştirmek en büyük idealim..
Amann canım, en lüks arabaya da ben binmeyivereyim.. 

Şimdilerde kendi halindeyim.
Tek başına yola çıkmayı sevmem. 

Ondan bekliyorum ki,
Gelsin yol arkadaşım, en sevdiğim.. 

Kaç vapur demir aldı, 
Kaç uçak, 
Kaç tren geçti gitti ama eminim,
Eli kulağındadır, 
Neredeyse gelir sevdiceğim.
Tabi bunu da söyleyen yine iç sesim.. 

İyi ya da kötü..
Hayattan çok şey öğrendim. 

Keşkelerle dolu olsa da
Ben hep iyi ki dedim..
'İyi ki' demişim.. 

Ve tabi ki çok şey var öğreneceğim.. 

Dedim ya.. 

Benim adım Ersin.
25 yaşındayım ve adımın anlamını bugün öğrendim..
Hayatın anlamını ise,
Yaşayarak öğreneceğim...